OSIRIS: NEW DAWN
“İnsanoğlunun en eski ve güçlü duygusu korkudur, en eski ve güçlü korku ise bilinmeyenin korkusudur.”
–H.P. Lovecraft
Yıl olmuş 2046. İnsanoğlu neredeyse ışık hızıyla çalışan uzay mekiklerine sahip. Yıldızlar arası yolculuk bile yapabilir hale gelmiş. Birleşmiş Milletler ve Outlanders yıldızları kolonileştirmek için savaş içindeler. Ayrıca ikisi de ayrı bir gezegene sahip.
Oyuna bu gezegenlerden birine kaza sonucu düşmüş olarak başlıyoruz. Karakterimizin yemek, içmek, barınmak gibi ihtiyaçlarını karşılayıp, gemisini tamir etmesini,üs kurmasını ve geliştirmesini sağlıyoruz.
Gezegen tamamen tehlikelerle dolu. Oynarken her yöne dikkat etmek gerekiyor. Bu konuda oyunun yapımcılarından Brian McRae oyunculara şunları söylemiştir:
“İşte burada, 40 yıl ilerdeyiz. Fakat insanlar kırılgan, değil mi? Uzay yolculuğu zordur.Sizinle anlaşmaz. Karşılaştığınız şeylere dikkat etmelisiniz. Giysinizde delikaçacak bir bitkiye dokunabilirsiniz. Dikkatli olmalısınız.”
Ayrıca gezegendeki yaratıkların sıkı aile bağları olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim. Afacan bir yaratık size abuk sabuk hareket yaptı diye öldürürseniz, akşam ezanından sonra ailesi onu aramaya çıkacaktır. Dua edin de sizi bulmasın. Çünkü bu yaratıklar oldukça zeki ve dayanıklı yaratıklar. Ateş ettiğiniz anda sağa sola kaçarak hedefiniz olmaktan kaçıyor.
Oyun Multiplayer olarak daha eğlenceli gibi duruyor. Yaratıklara, çevre koşullarına ayak uydurmak bi ekip olarak çalışırsanız daha çok hoşunuza gider. “Yok kardeşim ben zorlukların adamıyım!” diyorsanız da Single Player’da size başarılar.
Henüz erken erişim olarak yayınlanmış olsa da oyunculardan tam not aldı. Erken erişim olmasına rağmen grafiklerin gayet güzel olması, oyunun kurgusu, zorluk derecesi… oyuncuların hoşuna gitmişe benziyor.