Yakında çıkacak olan rol yapma oyunu The Blood of Dawnwalker’ın kreatif direktörü Mateusz Tomaszkiewicz, yaklaşan oyunun oyuncunun eylem özgürlüğü ve seçim özgürlüğü konseptleri üzerine kurulacağını belirtti. PCGamer dergisinin son sayısında konuşan Tomaszkiewicz, The Blood of Dawnwalker’ın “anlatısal kum havuzu” fikrinden bahsetti.
Bu, sizin, oyuncunun, onunla nasıl etkileşime geçebileceğiniz anlamına geliyor. Bunun temelinde, oyuncuların maksimum eylem ve seçim özgürlüğü yatmakta ve aynı zamanda geçmişte ünlü olduğumuz yüksek kaliteli anlatım mevcut.
Bu, oyuncuların sadece anlatı açısından değil, aynı zamanda oynanış açısından da birçok seçeneği olacağı anlamına gelir. Oyuncular, dünyayı serbestçe keşfedebilecek ve aynı zamanda görevleri yerine getirirken önemli seçimler yapabilecekler.
Oyunun yan görevlere ve diğer yan içeriklere “sinerjetik yaklaşım” kullanacağını belirten Tomaszkiewicz, bu durumun The Witcher 3 ile karşılaştırılmasına neden oluyor; Tomaszkiewicz daha önce bu oyunda baş görev tasarımcısı olarak görev yapmıştı.
Oyunun ana benzersiz özelliklerinden biri, içsel bir zaman kısıtlamasıdır. Oyuncular, çeşitli görevleri tamamlamaları veya bunun yerine oyunun yan içeriğini keşfetmeye karar vermeleri gereken yaklaşık 30 gün süren bir iç oyun süresi sınırlamasıyla mücadele etmek zorunda kalacaklar.
Benim için bu en önemlisi. Çünkü, bunların hepsini bir araya getirdiğinizde, gerçekten benzersiz bir şey ortaya çıkıyor – bu, oyunlardaki aciliyet hissinin iyileştirilebileceği anlamına gelir. Örneğin, The Witcher 3 oynarken ve Ciri’nin yardıma ihtiyacı olduğunu bilirken Gwent oynamaya karar verdiğinizde, bu bir oyun olduğunu hissedersiniz ve bu gerçekten iyi bir oyun. Ama bu bir oyun.